İlk gördüğümde anlamamıştım.
Hem öylesi zaten çok nadirdir.
Hava kararmak üzereydi.
Kış mevsiminin görece ılıman günlerinden biriydi.
Güneşin şaşalı dönemleri çoktan geride kalmış ama o
zamanları anımsatan, yolunu kaybetmiş yorgun bir ışık yığını belki zamansız ama
kendi halinde ufak bir mucize yaratmak istercesine köşeleri tutmuştu.
Tam da camdan dışarı bakıyordum.
Herhangi bir an değildi.
Öyle ya da değil,
Belki de kendini tekrar edemeyen
Herkesin unuttuğu bir ritmin peşinde koşan yorgun dizeler
gibiydi
Söyle bana dile getirilmeyen başka ne kaldı diye sordu
yüzyıllardır yanımdan ayırmadığım sadık köpeğim.
Sanki öylesine bir kaygı elle tutulabilirmiş gibi havladı.
Kendimi çekip irkildiğimi hatırlıyorum.
Kendine sakladığın, sadece yalnız kaldığın zamanlarda dile
getirdiğin,
Ezberindeki o zavallı
birkaç cümle ile açıklanamayacak,
Acınası sıradanlığın ya da dayanılmaz sıkıcılığın yansıması,
Belki bir an da olsa o ışık yığınının aydınlattığı odanın
camlarında belirdi.
Dedim ya ilk gördüğümde anlamamıştım.
O sırada görüş alanıma girdi.
Sağ elimde minicik kırmızı tencere, sol elimde ise kocaman
bir pazar torbası sakince yürüyordum.
Merkezefendi sizin için dinledi
Moderator – Cat’s Eyes
Marty Stuart – I’ve Been Around
Al’ Tarba, Deigheugi - La Plage
Sault - Sorry Ain’t
Enough
Slash, Andrew Stockdale – By the Sword
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder