1881 yılı sonbaharında, Lyon Open Theater’da dinledikleri
romantik müzikle kendinden geçmiş, Francisco Tarrega’yı çılgınca alkışlayanlar arasında
Albertine Simonet de vardı. Genç kadın Tarrega’dan ne kadar etkilendiğini, onun gitarının ne kadar baş döndürücü bir enstrüman
olduğunu daha sonra günlüğünde uzun uzun anlatacaktı.
Albertine Simonet işi gücü bırakıp Tarrega’nın arkasından
turnenin bir sonraki durağı olan Paris’e bile gitmeyi göze almıştı. Öte yandan
yine günlüğünde bahsettiği kadarıyla ilgisine bir karşılık bulamamış, hatta
sonunda işi Tarrega’ya bir mektup yazmaya kadar götürmüştü.
Aşağıdaki şiirin de Albertine Simonet tarafından Tarrega’ya
yazılıp, en azından bir kısmının mektup da yer aldığını yine günlüğünden
okuyoruz.
İki katlı eski evin bahçe ile giriş
kapısı arasında kalan, her iki yanı ve üstü sarmaşıklar ile kaplı dar yol
üzerinde bu ilk karşılaşmaları değildi.
Bakımsız turuncu pancurlarına, yer yer
dökülmüş beyaz boyasına aldırmadan sabırla biriktiriyordu eski ev.
Ölümün telaşı ölümlülere mahsustu
Yazılmış en güzel şiirlerin ortak
dizesi
Tüm mutlu ve hüzünlü sonların ortak
kafiyesi
Eski bir şarkı
Evin neredeyse boş denebilecek
salonunda yankılanıp, açık pencerelerden dışarı taştı
Ama bu, onunla ilk dansı değildi
Her şeyin mümkün olduğu şarkılardan
birinde
Onu kendine çekti
Kusursuz bir gökyüzünde, kayan
yıldızların sarmaşıklara döküldüğü o gecede
Bu, onu ilk öpmesi değildi
Memnuniyeti
Belli belirsiz
Bir şiirde buldu kendini
Belki bir mısranın parçası, belki de
bir kafiye oldu
Her şeyin mükemmel olduğu şiirlerden
birinde
Onu sevdiğini hissetti
Işıkları sönerken artık Ev emindi
Belki bir mısranın parçası belki de
bir kafiyeydi.
Francisco Tarrega ve onun müziğine güzelleme olarak yazılmış
bu romantik şiirin Fransızca aslından Türkçeye çevirisinde belli ki bazı anlam
kaymaları da söz konusu olmuş!
Francisco Tarrega, klasik gitara çok önemli katkılarda
bulunmuş İspanyol gitarist, genç yaşında bir kaza sonucu görme duyusunu önemli
ölçüde yitirmişti. Belki de gitarda bu kadar ustalaşmasını görme duyusundaki bu
kayba borçluydu. Görme duyusunu yitirmiş
birçok ünlü gitarist olmasına rağmen bunun iyi gitarist olmak için zorunlu bir
koşul olduğunu kesinlikle söyleyemeyiz. Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı
romanı geliyor aklıma; Nakkaşların kendilerini körleştirerek renklerden
arınmaları, gönül gözünü kullanmalarını hatırlıyorum bir yandan.
Tüm çabaları sonuçsuz kalan ve ilgisine bir karşılık
bulamayan alımlı Albertine Simonet günlüğünde Tarrega’nın ruhunu şeytana
sattığını düşünmeye başladığını ifade eder bir süre sonra.
Şeytanla anlaşma yapmak özellikle batı dünyasında pek de
yabancısı olmadığımız bir tema. Yine bir yaylı çalgı virtüözü Nicola Paganini’nin
de Şeytan’la anlaşma yaptığı hepimizce malumdur. Hristiyan kültüründe Şeytan’la
yapılan anlaşmaların ilki ta 6. Yüzyıla kadar gidiyor, hem de Adana’da. O
zamanlar Adana’nın sözü dinlenen, saygı duyulan kişiliklerinden olan Adanalı
Theophilus bir kıskançlık krizine kapılır ve Şeytanla ilk resmi anlaşmayı
yapar. Theophilus illaki bir din adamıdır. Bu olaydan Şeytan’ın Adanalı
olduğunu, sözünü sakınmayan, delikanlı bir kişiliğe sahip olduğunu, yeri
geldiğinde diğer melekler gibi diplomatik davranamadığını, başına ne geldiyse
sırf bu dobralığından geldiğini söylemek tam bir safsatadan başka bir şey
değildir.
Batı dünyası anladığımız kadarıyla ta 6. Yüzyıldan beri
Şeytan’ la, karşılığında sonsuz gençlik, yetenek, güç vesaire olsun bir alış
veriş içinde. İslam dünyasına ise bu konuda tam bir sessizlik hakim; Ruhunu Şeytana
satan bir imam duydunuz mu hiç? Öte yandan çağdaş Türkiye Cumhuriyetinde Şeytan
lakaplı Rıdvan Dilmen bahsedebiliyoruz. Bu topraklardan çıkan diğer bir örnek
ise Arkadaşım Şeytan filmidir kuşkusuz. Atıf Yılmaz’ın yönettiği filmde, Mazhar Alonson hırslı müzisyen Fatih’i, Ali Poyrazoğlu
ise onun ruhunu satın alan Şeytanı canlandırır. Hollywood söz konusu olduğunda
Şeytan’ın yer aldığı ve müziğin ilişiklendirildiği en güzel film Kasaba’nın Cadıları’dır. Jack Nicholson bizim jenerasyonun şansıdır.
Gitarı tekrar elime almam aşağı yukarı 20 yıl sürdü.
Parmaklarım yıllar önce yaptıklarını hatırlamakta kararsız. Akşamları fırsat
buldukça iş dönüşü çalışıyorum. Çok keyif aldığımı söylemeliyim.
Merkezefendi dinlediCapricio Arabe - Francisco Tarrega -Anders Clemens
Entre Dos Aguas - Paco De Lucia
Maria De La O- Paco De Lucia
YoVendo Unos Ojos Negros - Paco De Lucia
I'm a man of constant sorrow - Elage Diouf
Mojo - Peeping Tom
Lonesome Blues - Woody Allen
Corpses in their mouths - Ian Brown
2 yorum:
Emre hocam, yazı çok guzel elllerine saglık. Bu arada şeytanın resmi bayağı ilgincmiş
Adanalı Theophilus'un şeytan ile anlaşmasından tam 15 yüzyıl sonra Adana şeytan ile tekrar tanışır, ancak bu sefer bir anlaşma söz konusu değildir...
Yerel basındaki şu habere göre: "Adana'yı Şeytan çaptı!"
http://sampiy10.gazetevatan.com/adana-yi--seytan--carpti-596473-futbol-sampiy10-haber/
Peyami Safa featuring Kırmızı Şeytanlar
Yorum Gönder