Cumartesi, Aralık 27, 2008

Babalık-2



Oğluş Masalı

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken, herkes çocuğunun beşiğini uykusuz gecelerde tek gözleri açık, tıngır mıngır sallar iken, günlerden bir gün, bir oğluş gelmiş dünyaya.

Oğluşun gözleri üzüm karası, gülücükleri ipek oyası, hık demiş burnundan düşmüş, tıpatıp babasıymış!

Oyunculuk onda, şirinlik onda, sırf neşe ve kahkahaymış.

Memelerden akan sütler, dallarda şakıyan bülbüller, -hayat ne güzel başladı bea- oğluş için gerisi palavraymış.

Babası sırf oğluşu mutlu olsun ama yüzünden o gülücüğü eksik olmasın, akranlarından geri, eksik birşeyi kalmasın diye taa sabahların köründen akşamın geç saatlerine kadar koşturur, didinir, ekmeğini deyim yerindeyse, taştan çıkarır, çalışmaktan kan ter içinde kalır, elleri kocaman olur, nasır bağlar, gözünün feri akar, şaşı bakar, ama eve, oğluşunu göreceği için de bir o kadar heyecanla, dipdiri ve mutlu dönermiş. Arada sırada gittiği uzak memleketlerden de unutmak, üşenmek nedir bilmez, ona çeşit çeşit, birbirinden ilginç oyuncaklar getirirmiş.

Babacığı bunlarla da yetinmez, her gece oğluşuna uyumadan önce masallar anlatırmış. Oğluş da babasından masal dinlemeden katiyen uyumazmış.

Gel zaman, git zaman, gecelerden bir gece, hep olduğu gibi, yine babacığı oğluşunun altını değiştirmiş, onu akça pakça giydirmiş. Mamasını yedirmiş. Sonra, babası ve oğluşu birbirlerine bakıp neşeyle bir gülüşmüşler, bir gülüşmüşler... Ondan sonra da babacığı, oğluşuna, o uyumadan önce her gece olduğu gibi masal anlatmaya koyulmuş;

Bir varmış, bir yokmuş. Uzak desek uzak değil, yakın desek yakın değil, bir uyku diyarı varmış. Bu diyar ecinnilerin, ifritlerin, gulyabanilerin uğramadığı bir yermiş. Derelerden sütler akar, renk, renk emzikler dallardan sarkarmış. Bu diyarda dolaşan akıllı oğluşların keyfine diyecek olmazmış.

Derken, günlerden bir gün, uyku diyarında bir haber yayılmış. Dediklerine göre, gözleri üzüm karası, gülücükleri ipek oyası bir oğluş gelecekmiş bu diyara.

Herkesi bir merak sarmış. Herkes işini gücünü bırakmış ve bu yeni oğluşu beklemeye başlamış. Masal, masal içinde haber hızla yayılmış, bir kulaktan diğerine dolaşmış.
Anlatılanlara göre oyunculuk onda, şirinlik onda, sırf neşe ve kahkahaymış bu oğluş.

Ancak bu diyara, yani uyku diyarına her oğluş gidemezmiş. Bazı oğluşlar sadece uyurmuş ama rüya göremezmiş. Rüyalar diyarına gidebilmek için oğluşların uyumadan önce çok ama çok eski devirlerden kalma, bir masalı dinlemeleri bu masalı dinleyerek uyumaları gerekirmiş.

Bu masal da aynen şöyle başlarmış;

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken, herkes çocuğunun beşiğini uykusuz gecelerde tek gözleri açık, tıngır mıngır sallar iken, günlerden bir gün, bir oğluş gelmiş dünyaya.

Oğluşun gözleri üzüm karası, gülücükleri ipek oyası, hık demiş burnundan düşmüş, tıpatıp babasıymış! .......

Dinlediklerim
GNR - Breakdown
GNR - Estranged
Puya - Keep it simple
Puya - Bembele
Beatles - Blackbird

1 yorum:

Adsız dedi ki...

merkezefendinin biraz masal kitabı edinmesi gerekiyor sanki:)